SÖZCÜKLERLE BULUŞMA
2014 Tüyap Kitap Fuarı'nı geride bıraktık. Tarihsel açıdan bakıldığında epey gecikmiş bir yazı oldu...
Aralıklı zamanlarda üç kez ziyaret ettiğim fuar alanını her defasında ayaklarım ağrıyarak elimde kitaplardan bir dağ ile dolaştım durdum. Ama sanki bir tüy kadar hafiftim de havalarda uçuyordum. Öyle koşulsuz ve sereserpe bir mutluluk hâli! Yaşadığım heyecanın tarifi mümkün değil. Nefes almak nasıl bir şey, yaşamanın anlamı ne? İşte bütün soruların cevabı bu zaman diliminde saklı benim için. Belki de kaçış, sığındığım bir liman burası... Kendimi bulabildiğim, çarelerin bütünleştiği bir iyileştirme denizi...
Son zamanlarda günlükler ve mektuplar ilgimi çekiyor. Yazarların, şairlerin kendi dillerinden alıntılar öğrenmek çok heyecan verici. Bir nevi yaşamlarına tanık oluyorsun. Severek, tutkuyla okuduğunuz bir romanın ya da dilinize yer etmiş bir şiirin yazım serüvenini öğrenmek ayrıcalıklı bir durum bence. Aşkları, acıları, hüzünleri... Hepsinde bir ortak olma, sahiplenme hâli...
Ben bunları düşünürken Ercan Kesal, katıldığım söyleşisinde senaryo yazarlığı hakkında konuşurken günlük tutmanın önemini anlattı. O an hem öğrencilere bu konuda verdiğim ödev için kendimi kutladım hem de istikrarsız günlüklerime bir kez daha hayıflandım. Yazma eylemini geliştirdiğini bildiğim hâlde niye sürekliliğini sağlayamadığımın nedenlerini bulmaya çalıştım. Ama nafile... Belki tembellik ya da yaşananlarla yüzleşmekten kaçış, diyebiliriz.
Tezer Özlü'nün yazıya dair söyledikleri belleğimde saklı: "Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir."
Benim de gözümün önünde bir yığın sözcük!.. Birleşip gelmişler sessiz dünyama. Yazıya çağırıyorlar usulca... Hoş geldiniz! İçimde sararmaya yüz tutmuş çiçeklere can suyu verdiniz!
o zaman ''merhaba''
YanıtlaSil